11 Ekim 2016 Salı
YOL
" Es gibt ein Ziel, aber keinen weg
Was wir Weg nennen ist Zögern"
Franz Kafka
Mana murad olundukta; " Bir hedef var ama yol yok, bizim yol dediğimiz şey bir duraksamadır" diyor Kafka.
Bilmek ızdıraptı...
Bildim...
İlim öğrendikçe, farkındalık arttıkça haz kayboluyordu. Belki hakikatin kendisini değil ama onu arayanları tanıdıkça, peşlerine düştükçe artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı...
Olmadı...
Kendimi bildim bileli mutlu kalabalıklardan olmadım. Okudukça, dinledikçe, seyreyledikçe saadet daha da uzaklaştı benden.
Talip olmuştum bir kere acıya, sancıya, hüzne... Yanmaya...
Artık çok uzaklardaydı sıradan insanların sıradan mutlulukları.
Huzurumu yitirmiştim çoktan. Bilmek adına, fark etmek adına....
Oysa ki eşyaya, rahata talib olsaydım kolaydı işim. Ama reddetmiştim. Satrancı değil, tavlayı tercih etmiştim hayat yolculuğumda. Mantığımı değil zarları seçmiştim. Öyle yürümüştüm...
"Allah derdini artırsın" diye DUA etmişti bir büyüğüm ilk gençlik yıllarımda.
Sonraları bildim
Dert sahibi olmak mertebeydi...
Farklı bir frekanstı...
Dolayısıyla yalnız kalmaktı
Dışlanmak,
Yadırganmak,
Ve hatta yargılanmaktı.
Diğerleri gibi olmadığım sebebi ile suçlanmaktı.
Mütemadiyen suçlanmak...
Akıntının tersine kürek çekmenin zorluğunu ancak çekenler bilir.
Şimdi
Yorgun kollarla
Hırpalanmış kalple
Savrulan bir yaprak misali
Bakalım yol nereye
Yolculuk nereye....